Ahi Evran Zaviyesi (Esnaf Müzesi)




Ahi Evran: (1171-1261)


Ahilik Teşkilatı'nın kurucusu Ahi Evran, Azerbaycan'ın Hoy kasabasında doğmuştur. Hoy kasabası günümüzde Türkiye'nin doğu sınırından 60 km. uzaklıkta ve Sultan Tuğrul zamanından beri Türkler'in yerleştiği bir bölgedir. Ahi Evran'ın asıl adı Nasir üd-din Ebül-Hakayık Mahmud El Hoy olarak kayıtlara geçmiştir. Ahi Evran ilk eğitimini Azerbaycan'da doğum yeri olan Hoy'da aldıktan sonra, Maveraünnehir ve Horasan'a giderek orada ünlü alimlerden Fahr-u-d-din Razi'nin derslerini takip etmiştir. Bir Eş'ari kelamcısı olan Razi'den (1149-1209) Hükema Felsefesini ve Kuran-ı Kerim tefsirlerini öğrenmiştir. Ahi Evran gençliğinde Ahmet Yesevi'den ilk tasavvuf terbiyesi aldıktan sonra o zamanın ünlü tasavvuf alimlerinin buluşma yeri olan Bağdat'a gitme kararı verir. Önce niyetlendiği Hac farizasını yerine getirir, sonra dönüş yolunda kayınpederi olan Evhadüd-Dini kirmali ile tanışır. Büyük üstad sayesinde halife Nasır-li'dinillah ile tanıştırılan Ahi Evran, Halife'nin kurduğu Fütüvvet Teşkilatı'na girer. Ahi Evran Bağdat'ta iken, Fütüvvet Teşkilatı'nın ileri gelenleri ile tanışarak onlardan yararlanmıştır. Araştırmacı Mikail Bayram "Tasavvuf Düşüncesinin Esasları" adlı kitabında ve diğer kaynaklarda Ahi Evran'ın çok yönlü bir ilim ve fikir adamı olduğu kaydedilmektedir. Ahi Evran'ın çok yönle bir ilim ve fikir adamı olduğu kaydedilmektedir. Ahi Evran'ın yazmış olduğ kitaplar da bunu bizlere göstermektedir. Ahi Evran Tefsir, Hadis, Kelam, Fıkıh ve Tasavvufi kitaplar yazmıştır. Ayrıca felsefe, tıp ve kimya sahalarında da bilgi sahibi olan çok yönlü bir ilimadamı ve filozoftur. İbn-i Sina ve Fahreddin-i Razi'nin eserlerini Farsça'ya çevirmiştir. Selçuklu Sultanı Gıyaseddin-i Kephüsrev zamanında, kayınpederi Evhadudin ile Anadolu'ya gelen Ahi Evran Konya'da Sultan'a yazdığı Letaif-i Gıyasiye adlı kitabını sunar. Kitabın 1. cildi 15 felsefe, 2. cildi ahlak ve siyaset, 3. cildi fıkıh (İslam Hukuku), 4. cildi dua ve ibadet hakkındadır. İbn-i Sina hayranı olan hükümdar kendisine sunulan kitapları beğenmekle kalmaz, aynı zamanda Ahi Evran'a büyük ilgi de gösterir. 1205 yılında Kayseri'ye gelen Ahi Evran burada bir deri atölyesi kurar. Kayseri'de devletin desteği ile depbağları ve diğer sanatkarları da içine alan büyük bir sanayi sitesinin kurulmasına öncü olur. Her sanat dalının biraraya toplandığı bu siteler Selçuklu Sultanı Aleaddin Keykubat zamanında diğer şehirlerde de kurulmaya başlanır. Sultan Aleaddin Keykubat'ın Ahi Birlikleri'ni himaye etmesi ile Anadolu'nun birçok yerinde bu birlikler süratle kurulmaya başlanır. Bu dönem Anadolu Selçuklu Devleti'nin iktisaden en parlak dönemi olmuştur. Sultan Aleaddin'in oğlu tarafından öldürülmesinden sonra Ahiler bu duruma tavır alırlar. Ahi Evran'ı çekemeyenler onunla yeni hükümdarın arasını açarlar. Aleaddin Keykubat zamanında Konya'da medreselerde ders veren Ahi Evran bu sebepten dolayı Konya'dan ayrılarak, Denizli'yi gider. Oradayken Konya'ya çağrılan Ahi Evran Konya'dan kırşehir'e gelerek Ahi Birlikleri'nin teşkilatlandırılmasına hız verir. Kırşehir'e eşi Fatma Ana ile yerleşen Ahi Evran eşinin kurduğu Anadolu Kadınlar Birliği (Bacıyan-ı Rum) Teşkilatı'nı desteklemiş, bununla birlikte Ahi Teşkilatı'nın (Ahiyan-ı rum) büyümesi ve gelişmesi için çaba sarfetmiştir. Anadolu Kadınları Birlği de Ahiler'in Kadınlar Kolu olarak yetim, kimsesiz genç kızları himayesine almış, onların eğitimlerinden ev-bark sahibi olmalarına kadar her türlü yardımı yapmıştır. Bunun dışında ihtiyar kadınların bakımı, genç kızların evlendirilmesi gibi birtakım sosyal yardımlarda bulunulmuştur. Ayrıca maddi sıkıntıda olanlara da yardım etmiştir. Ahi Zaviyesine gelen konuklara hizmette bulunup, eşlerine yardımcı olmuşlardır. "İşine, Aşına, Eşine sahip ol" sözü bu teşkilatın ana prensibi olmuştur. Anadolu Kadınlar Birliği dünyada kurulan ilk kadınlar teşkilatıdır. Ahi Evran kendi mesleği olan Debbağlık dalından başka 32 çeşit esnaf ve sanatkarın lideri olmuştur. Ahi Evran'ın Anadolu'da kurduğu Ahilik Teşkilatı'nın asıl amacı ilim ve bilgiyi insanlığın hizmetine sunmaktır. Türkler Anadolu'ya yerleşirken dönemin bilimadamları, 16 pozitif ilimlerin gündelik hayatta kullanılabilmesini ve insanların da bundan faydalanmasını öngörmektedir. İlimin tekniğe uygulanmasına örnek olarak: Cizreli İsmail B.Rezzaz isimli bilimadamının kitabında birçok otomatik makinanın projelerinin çizildiği ve tariflerinin yapıldığı hatta bazı projelerin uygulandığı bilinmektedir. Bu makina ve robotlara örnek olarak: Su saati, otomatik musluk, el yıkama ve abdest alma esnasında kendiliğinden su döken makina, kendi kendine müzik çalan makina , otomatik su tulumbaları, su fışkırtan fiskiyeler, şifreli anahtarlar, değişik hareket yapan robotları görmekteyiz. Teknolojinin üretime tatbikanının ilk örnekleri olan bu buluşlara Ahi Evran önem vermekte idi. Ahi Evran'ın Selçuklu Sultanı II: İzzetin Keykavus'a sunduğu Letaif-i Hikmet adlı kitap, sultanlara ve yöneticilere nasihat vereci ve "Siyasetname" türü bir eserdir. Bu eserde halkın ihtiyaçları belirlenmekte, bu ihtiyaçların karşılanması, istihdamın, kaliteli bol ve ucuz üretimin arttırılması sırasında çıkabilecek sorunlara karşı tedbirlerin neler olması gerektiği şöyle anlatılmaktadır: "Allah insanı, medeni tabiatlı yaratmıştır. Bunun açıklaması şudur, Allah insanları yemek, içmek, giymek, evlenmek, mesken edinmek gibi çok şeylere muhtaç olarak yaratmıştır. Hiç kimse kendi başına bu ihtiyaçları karşılayamaz. Bu yüzden demircilik, marangozluk, dericilik gibi çeşitli meslekleri yürütmek için çok insan gerekli olduğu gibi, bu meslek dallarının gerektiği alet ve edavatı imal etmek için de bir çok insan gücüne ihtiyaç vardır. Bu yüzden toplumun ihtiyaç duyduğu ürünlerin üretimi için gerekli olan bütün sanat kollarının yaşatılması şarttır. Bununla da kalmayıp, insanların sonradan doğacak ihtiyaçlarını karşılamak için yeni sanat dallarının meydana getirihlmesi gerekmektedir." O halde toplumun büyük bir kesiminin sanata yönlendirilmesi ve her birinin belli bir sanat dalıyla meşgul olması gerekir ki toplumun ihtiyacı görülsün. Ahi Evran'ın kurduğu Ahilik Teşkilatı'nın eğitim anlayışı bu temel görüşe dayanmaktadır. Devlete düşen görev bu görüşe destek vererek, halkın eğitilmesine ve yönlendirilmesine yardımcı olmaktır. Ahi Evran eserinde belirttiği eğitim ve öğretim konusundaki tüm önerilerini kendisi Ahi birliklerinde uygulamıştır. Ahi Evran'ın teknik öğretim ve ahlaka yönelik eserleri yıllarca Ahi Birlikleri'nde kitap olarak okutulmuştur. Ahi Evran, Letaif-i Gıyasiye, Letaif-i Hikmet'ten başka Vaziyet, Ruh'un Bekası, Tıp ve İbn-i Sina'dan tercüme kitabı dahil olmak üzere yirmiye yakın eser bırakmıştır. Ahi Evran hayatı boyunca ilimle ve eğitimle uğraşmış "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalış", Hadis-i Şerif-ini kendisine ilke edinmiştir. Birlik üyelerine devamlı olarak çalışmayı önermiştir. Üretimin ancak çalışarak sağlanacağını bilen Ahi Evran insanların ihtiyaçlarını gidermenin de bir Tanrı buyruğu olduğuna inanmaktadır. Bu bakımdan çalışmak, insanları mutlu etmek, ibadet etmek kadar önemlidir. Osmanlı Devleti'nin kurulmasında da önemli rol oynayan Ahi Evran Cevat Hakkı Tarım'ın deyişiyle "Doksan üç yıl yaşayan,akla yar, nefse düşman olan bu faziletli er kişi, tekkesine kapanmış, dünyadan elini eteğini çekmiş münzevi bir sofu ve softa değildi. O hayatını kazanmak için diyar diyar dolaşmış, her sanat ve zanaata başvurmuş, öğrendiklerini de insanoğluna öğretmek için uğraşmıştır." Kayseri'de Talas Cad. Üzerinde Ahievran Zaviyesi Esnaf ve Sanatkarlar Müzesi Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilerek Birliğimizin kullanımına sunulmuş ve müzede sergilenen eserler TESKOMB’ un katkılarıyla temin edilerek Haftanın 7 günü 08:00-17:00 saatleri arası ücretsiz olarak ziyarete açılmıştır.
Seyit Burhanettin AKBAŞ

Yorumlar